Hiç yola çıkıp oraya nasıl gittiğinizi hatırlamadan istediğiniz yere ulaştınız mı? Eğer buna benzer bir şey yaşadıysanız merak etmeyin, uzaylılar kaçırmadı, sadece otoyol hipnozu sizi ele geçirdi.
Otoyol hipnozu çok uzun süre araç kullanılırken ortaya çıkabilir, yoldaki beyaz çizgilere bakmak hipnotik bir etki yaratabilir. Otoyol hipnozu yaşayan bir sürücü aracı normal ve güvenli bir şekilde çalıştırabilir, kontrol edebilir ancak daha sonra girdiği bu trans benzeri durumu hatırlamayabilir.
1920’lerde, araştırmacılar sürücülerin gözleri açıkken uykuya dalmış gibi göründüklerini ve araçlarını normal bir şekilde sürmeye devam ettiklerini gözlemlemiştir.
Otoyol hipnozu fikri ilk olarak 1921 tarihli bir makalede “ yol hipnotizması” adıyla tartışılmıştır. 1929 yılında Walter Miles “Gözler Açık Uyumak” başlıklı çalışmada, sürücülerin gözleri açıkken uykuya dalmalarının ve aracı sürmeye devam etmelerinin mümkün olduğunu öne sürülmüştür. Otoyol (ya da otoban) hipnozu adlı terim otomobil kazalarının çok olduğu 1950’li yıllarda popüler olmuştur.
Otoyol hipnozu terimini 1963’te ilk defa G.W. Williams tanıtmıştır. Bu konuda bir teori hipnoz konusunda uzman olan Ernest Hilgard tarafından geliştirilmiş, otoyol hipnozu değişik bir farkında olma hali şeklinde tanımlanmıştır.
Teorisyenlerin bir kısmı kişilerin bilincinin hipnotik ayrışmaya uğrayabileceği iddiasında bulunmuştur. Bu farklı halde bilincin belli bir bölümü hipnoza girmekte, diğer bölümü otomatik olarak bir işi yapmaya devam etmektedir. Süreçte kişiler kısmen veya tamamen belleğini yitirebilmekte yani amnezi yaşayabilmektedir.
Otoyol Hipnozu Neden Olur?
Uyuklama ve otoyol hipnozu el ele gidebilir. Otoyol hipnozu, uykulu sürüşe veya direksiyonun arkasında uykuya dalmaya benzer. Otomatik pilot benzeri moda girmek, genellikle uzun, sıradan otoyol sürüşlerinde gerçekleşir. Yorgun sürüş, yol hipnozu riskini artırır.
Michigan Üniversitesi kinesiyoloji profesörü Sean Meehan, yorulmanın ve uyku halinin beynin durumunu değiştirdiğini belirtmektedir.
Beynin bölümleri, tamamen uyanık veya bilinçli olan biri kadar hızlı veya sık bir şekilde birbirleriyle iletişim kurmaz, bilgi sürücü yorgun olduğunda bilinçli olarak işleyen beynin merkezlerine ulaşamayabilir.
Sürücünün reaksiyon süresini geciktirir ve çarpışma riskini artırabilir. Uzun bir yolculukta otoyol hipnozu yaşayan bir sürücü girdiği transtan kurtulup aniden son birkaç kilometreyi veya birkaç saattir devam eden sürüşü tamamen hatırlamadığını fark edebilir.
Otoyol hipnozu yoldaki beyaz çizgilere bakarken ortaya çıkan trans benzeri bir durumdur.
Otoyol hipnozuna bulunulan yolun türü de katkıda bulunabilir.
Düz bir yolda çok fazla durma veya dönüş olmadan uzun bir yolculuğa çıkılması beyni yarı bilinçli bir duruma sokabilir. Ancak, sık sık durulan veya manzaradaki değişikliklerin olduğu bir yol, beyni tetikte tutabilir ve hipnotik bir zihinsel duruma düşmesini önleyebilir.
İşe gidip gelmek gibi sık kullanılan yolların otoyol hipnozuna yol açma olasılığı daha yüksektir. Yol hipnozu sadece otoyolda değil bir trende de olabilir. Hatta bir masanın başında iken gözler bir belgeye bakan kişi okuduğunu anlamayabilir.
Otoyol Hipnozu ve Yorgun Sürüş
Otoyol hipnozu, otomatisite ya da otomatiklik fenomeninin bir örneğidir. Otomatisite bilinçli olarak düşünmeden eylemler gerçekleştirme yeteneğidir.
İnsanlar yürüme, bisiklete binme veya örgü örme gibi öğrenilmiş ve uygulamalı bir beceri sergilemek gibi günlük aktiviteleri otomatik olarak gerçekleştirir. Bir beceriye hâkim olunmasının ardından başka görevlere odaklanma sırasında o beceriyi gerçekleştirmek olasıdır.
Otoyol hipnozu yorgun sürüşe ve direksiyonun arkasında uykuya dalmaya benzer.
Örneğin, araç kullanma becerisi olan bir kişi aracını kullanırken aynı zamanda aklından market alışverişi listesi yapabilir. Bilinç akışı diğer göreve yönlendirildiğinden, sürüşe harcanan zamanda kısmen veya tamamen amnezi meydana gelebilir.
Sürüş sırasında” otomatiklik ” tehlikeli görünebilir ama aslında profesyonel veya yetenekli sürücüler için bilinçli sürüşten üstün olabilir. Buna ”kırkayak dilemması ya da ikilemi ” fablından dolayı “Kırkayak etkisi”, veya psikolog George Humphrey’in çalışmaları nedeniyle “Humphrey yasası” adı verilmiştir.
Bu fablda ya da hayvan hikâyesinde bir kırkayak, başka bir hayvan ona bu kadar çok ayakla nasıl yürüyebildiğini sorana dek her zaman olduğu gibi hareket etmekteydi. Kırkayak yürümeyi düşündüğünde, ayakları dolaşmıştı.
Humphrey bu fenomeni farklı olarak ” bir işte yetenekli olan hiç kimsenin dikkatini sürekli rutin çalışmalara vermeye ihtiyacı yoktur” şeklinde tarif etmiştir. Eğer yaparsa, iş bozulmaya eğilimlidir.
Araç kullanma açısından ele alındığında, gerçekleştirilen eylemler üzerine çok fazla düşünmek o beceriyi kötüleştirebilir. Çoğu sürücünün yaşadığı bu donuk trans hal, hipnozdan daha çok direksiyonda gerçekten uyuyakalmaktır. Gerçek bir otoyol hipnozunda kişi otomatik olarak çevresini tehditler açısından tarar ve tehlikeli durumlar beynini uyarır.
Yorgun sürücü ise tünel vizyonu deneyimler, başka sürücüler ve engeller ile ilgili farkındalık azalır. Araştırmalara göre yorgun araç sürüşü her yıl 100.000’den fazla kazaya ve 1550’ye yakın kişinin hayatını kaybetmesine neden olmaktadır. Uykulu sürüş son derecede tehlikelidir çünkü tepki süresini geciktirir, koordinasyonu, yargılamayı ve hafızayı bozar.
Otoyol Hipnozu Nasıl Önlenir?
Çok sayıda çalışma tarafından uykudan yoksun sürüşün kanda % 0.05 oranında alkol varken araç kullanmaktan daha fazla tehlikeli olduğu gösterilmiştir.
Otoyol hipnozunda uyanıkken otomatiklik deneyimlenir. Diğer yandan yorgunken araç kullanma sırasında direksiyon başında uykuya dalmak olasıdır. Otoyol hipnozu sürücünün değişen karayolu koşullarına makul bir süre içinde tepki vermesini imkânsız hale getirebilir.
Kırmızı ışık, yaklaşan bir araç veya caddeyi geçen bir yaya, yarı bilinçli bir sürücünün hızlı bir şekilde kaçınamayacağı bir tehlike oluşturabilir. Yavaş reaksiyon süreleri çarpışmalara neden olabilir.
Beyni fazla gevşemekten koruyarak araba yolculuklarında otoyol hipnozunun önlenmesine yardımcı olunabilir. Otoyol hipnozunun önlenmesi, uykulu sürüşün önlenmesiyle aynı eylemlerin yapılmasını gerektirir. Mesela pencereler açıkken veya yüksek sesli müzikle araç kullanılması denenebilir. Direksiyon başında uyanık kalabilmek için yapılabilecekler aşağıda belirtilmiştir.
Uykusuz yola çıkmak kazalara neden olabilir.
Gün ışığında sürmek: Gündüz saatlerinde araç kullanmak, aydınlık zamanlarda insanlar doğal olarak daha uyanık olduğu için yorgunluğu önlemeye yardımcı olur. Ayrıca, çevredeki manzara monoton değil, ilginçtir, bu yüzden çevre kolaylıkla fark edilir.
Klima A/C ( Air Condition ) tuşuna basmak: Rahatsız iken uyumak veya transa geçmek daha zordur. Bunu başarmak için yaz aylarında aracın iç sıcaklığı rahatsızlık verecek derecede düşürülebilir. Kışın, bir pencerenin aralanması içerisinin serinlemesine yardımcı olur.
Sorunları önlemek: Eğer gece ya da kötü iklim koşullarında, uzun mesafe sürüşü yapacağını biliyorsa sürücünün yola çıkmadan önce iyi dinlendiğinden emin olması birçok sorunu önleyebilir. Uzun bir sürüşten önceki gece bol miktarda uyunmalıdır çünkü dört saatten az uyumak yüksek riski oluşturur. Geç saatlerde başlayacak olan yolculuktan önce bir şekerleme yapılmalıdır. Sedatif maddeler ve antihistaminikler gibi kişiyi uykulu hale getiren ilaçlar kullanmaktan kaçınılmalıdır.
Kahve içmek: Kahve veya kafeinli başka içecekler sürücüyü değişik şekillerde uyanık tutmaya yardımcı olur. İlk olarak, kafein beyinde bulunan adenosin reseptörlerinin bloke olmasını sağlayarak uyku hali ile savaşmaktadır.
Uyarıcı olan kafein metabolizmayı hızlandırır ve karaciğeri, beyni beslemek üzere dolaşıma sistemine glikoz salgılaması için yönlendirir. Kafein ayrıca bir idrar söktürücüdür yani bir araç sürülürken çok fazla içilirse ihtiyaç molası için sık aralıklarla durulması gerekebilir. Bunlardan başka fazla sıcak ya da fazla soğuk içeceklerin kullanılması kişinin dikkatini çekecektir.
Daha sık ihtiyaç molası vermemek için sıvı almadan aynı faydayı sağlayan reçetesiz ya da tezgâh üstü kafein hapları bulunmaktadır.
Bir şeyler yemek: Bir şeyler atıştırmak hızlıca enerji verir ve kişiye görevinin başında kalması için yeterli dikkati kazandırır.
İyi duruşa sahip olmak: İyi bir duruş vücuttaki kan akışının düzgün olmasını sağlar ve kişinin en iyi formda kalmasına yardımcı olur.
Konuşan insanları dinlemek: Bir konuşmaya katılmak ya da radyoda konuşulanları dinlemek müzik dinlemeye göre daha çok konsantrasyon gerektirmektedir. Ses, uyanık kalmak isteyen sürücülerin dikkati dağıtan bir oyalayıcı olabilir.
Nefret edilen bir müziği dinlemek: Hoşa giden müzikler sürücüleri rahat bir duruma getirirken, nefret edilen melodiler iritasyona neden olur. Radyoyu dinlemenin veya kahve içmenin yeterli olmayabileceği unutulmamalıdır.
Radyo yayını dinlemek sersemleşmeyi önlemeye tam olarak yetmez hatta bir miktar katkıda bulunabilir. Sürücü dalgınlaşırsa veya uykulu hale gelirse gevşetici müzik veya sıkıcı yayın akışlarını dinlemekten kaçınmalıdır.
Otoyol hipnozunu önlemek için her saat başı ya da 90 dakikada bir mola verilmesi önerilmektedir.
Durmak ve mola vermek: Yorgun sürüş yapmak hem sürücü hem de başkaları için tehlikelidir. Uzmanlar, uzun yolda ilerlerken bir otoyol hipnozunu önlemek için her saat başı ya da 90 dakikada bir mola verilmesini önermektedir. Mola verildiğinde güvenli bir yere park edilmeli, araçtan çıkılmalı ve etrafta dolaşılmalıdır.
Araçta başka bir yolcu varsa ve araç kullanabiliyorsa yola devam ederken sürücü değiştirilmelidir. Aracın ön koltuğunda uyanık olanlar yer almalı, uyumak isteyen bir yolcu varsa bunu arka koltukta yapmalıdır.
[…] Otoyol hipnozu nedir ve nasıl başa çıkılır? […]