Rüyalar; filozofları, bilim insanlarını uzunca süre meşgul etmiştir fakat net bir sonuç yoktur. Sadece teoriler vardır. Biz de bunlara bakacağız. Öncelikle rüya nedir? Rüya uyku sırasındaki, düşünceler, duygular ve görüntülerin tümüdür. Peki bu neden olur? İşte aşağıdaki teoriler bunu yanıtlamaya çalışıyor.
Hızlı konu başlıkları
Psikanalitik Teori
Sigmund Freud’ın teorisi; rüyaların bilinç altımızda isteklerden ve düşüncelerden oluştuğunu söyler. İnsanın içindeki seks ve saldırganlık duygusu normal yaşamda bastırılır. Bu bastırılan duygularla rüyalar yoluyla ortaya çıkar.
Harekete Geçirme — Birleşim Teorisi
İlk olarak 1977 yılında Allan Hobson ve Robert McClarley tarafından öne sürülmüştür. Teoriye göre beyindeki kıvrımlar derin uyku sırasında harekete geçer ve beyindeki duygu, düşünce bölgelerini tetikler. Beyinde tüm bunları anlamlandırmaya çalışır ve bu sırada rüya görürüz.
Diğer Teoriler
Rüyalar hakkında bir çok çeşitli teoriler vardır. Yukarıdakilerden başka önemli 4 teori daha vardır ki onlar da şunlardır:
Bir teori beynin dışarıdan gelen etkilere tepki olarak rüya görmemize neden olduğunu söyler. Yani uyurken radyodan gelen bir ses, rüya görmemize neden olur.
Başka bir teori beynin bir sonraki gün için kendini temizlemeye çalıştığını ve bunun rüyaya neden olduğunu söyler. Örnek olarak; bilgisayarda geri dönüşüm kutusunu boşalt dediğinizde tüm ögeler tek tek silinir ve ekrandaki pencerede bunlar hızla akar.
Bir teorisi ise rüyaların bir çeşit psiko-terapi olduğunu söyler. Buna göre duygularımızı ya da düşüncelerimizi, bağlantılar kurarak güvenli bir yerde test ederiz. Yani bir çeşit deney gibi.
Çağdaş bir teoriye göreyse; beynin harekete geçmesi düşünceler arasında bir bağlantı oluşturur. Daha sonra bunlara rüya gören kişinin duyguları karışır.