Bilim Günlüğü
Konuşma yetisi dedikodu yapabilmek için mi evrildi?

Konuşma yetisi dedikodu yapabilmek için mi evrildi?

Çalışma dedikodu hipotezine biraz da olsa geçerlilik katmasına rağmen, konuşma yetisi ile ilgili olarak henüz net bir sonuç alabilmiş değiliz.

Dil, bize bir çok yarar sağlamaktadır. Birbirimize, becerilerimizi ve gerçekleri anlatmamızı, bilgi birikimine güvenilen kişilerin bilgilerini bizle paylaşmasını, karmaşık anlaşmalar yapmamızı ve her çeşit dedikodu yapmamızı çok daha kolay hale getirmiştir. Bütün bu avantajları düşününce dilin tam olarak neden evrildiğini anlamak görece zor hale geliyor. Bu yararlardan hangisi (eğer bunlardan biriyse) dilin evriminde önde gelen sebeplerden biri olmuştur?

Robin Dunbar ve Dedikodu

Robin Dunbar (“Dunbar sayısı” ile ünlü), dedikodunun dilin evriminin açıklaması olduğunun önde gelen savunucularındandır. Dunbar ayrıca, popüler ve oldukça kabul gören insanların neden büyük beyinlere sahip olduğuyla ilgili sosyal beyin hipotezinin de arkasındaki isimdir. Sosyal beyin hipotezinin ana fikri, büyük gruplar halinde yaşamanın avantajlı olmasının yanında bilişsel yeteneklere ihtiyaç duymakta olduğudur (Dunbar, 2003).

Sosyal beyin hipotezine baz alınarak büyük beyin ve grup büyüklüğü arasındaki ilişkiyi kullanılmasıyla Dunbar, atalarımızın içinde yaşadıkları grupların büyüklüklerini ölçebilmektedir. Bu ölçümler, yaklaşık 1,5 milyon yıl önceki atalarımızın, modern kuyruksuz iri maymunlardan daha büyük gruplar içerisinde yaşamış olduklarını göstermektedir. Aslında, bu gruplar herkesle tımarlama yoluyla (modern kuyruksuz iri maymunların yaptığı gibi) arkadaşlık kurabilmek için fazla büyüktür ve çok fazla bir zamana mal olurdu. Atalarımız sosyalleşmek için yeni ve daha etkili bir yola ihtiyaç duydular. Sosyalleşmenin bu yeni ve daha gelişmiş yolu ise dildi (Aiello ve Dunbar,1993).

Dunbar’ın düşüncesine göre dilin evriminin önde gelen nedeni ilişkiler kurmak ve bunu korumaktır. Ancak, bu sonuç sosyal beyin hipotezininden çıkarılan sonuçları baz almaktadır, sosyal düşünce hipotezi ise yaşayan primatların gruplarının ve beyinlerinin büyüklüğü konusundaki gözlemlerden elde edilen sonuçları baz almaktadır. Sonuçlar çıkarmak, kötü bir şey olmak zorunda değildir, fakat bu iddiayı geçerli kılabilmek ancak ek bağımsız çalışmaların desteğiyle mümkündür.

Konuşma yetisi dedikodu yapabilmek için mi evrildi?
Konuşma yetisi dedikodu yapabilmek için mi evrildi?

Bu yüzden, Oxford Üniversitesi’nden araştırıcılar (Dunbar da dahil) bağımsız kanıtlar aramaya başladılar. Ortaya attıkları hipoteze göre, eğer dilin evriminde sosyalleşmek ana nedense, biz sosyalleşme konusunda örnek olarak nasıl mamut avlanacağına dair bilgileri başkalarına aktarabilmekten daha iyi olmalıyız.

Bunu test etmek için araştırıcılar, Oxford’un çevresinden 200 katılımcı topladılar ve onlara 5 kısa paragraf okuttular. Bunlardan üçü aşk ilişkilerini anlatan, kimin kimi aldattığı gibi farklı tipte dedikodulardı, diğer ikisi ise arılar tarafından sokulmadan nasıl bal toplanacağı ile ilgiliydi. Araştırıcıların hipotezine göre eğer, insanlar dedikodu yapmak konusunda daha iyilerse, dedikodu hikayelerinin detaylarını diğer hikayeye göre daha iyi hatırlamalıydı.

Sonuçlar ise bu hipotezi doğrular nitelikteydi. Katılımcılar, kimin kiminle ilişkisi olduğu konusundaki detayları, kovandan arı toplanması hikayesinden neredeyse iki kat daha iyi hatırlıyordu. Dedikodu türleri arasında ise özellikle daha iyi hatırlanan bir tür yoktu, genel olarak katılımcılar sosyal detayları hatırlama konusunda iyiydi.

Birden fazla dil bilen insanlar için dil öğrenmek neden daha kolaydır?

Tek bir istisna ise kadınların birbirini aldatan insanlarla ilgili hikayeler konusunda biraz daha iyi hatırlayabiliyor gibi görünmesiydi. Elbette bunun ardında evrimsel psikolojik nedenler olabileceğini söyleyebilirsiniz, fakat bu test bunu araştırmak için tasatlanmadığı için sonuca varmayı biraz zorlaştırmaktadır.

Sonuç olarak?

Fakat Dunbar ve arkadaşlarının düşündüğü gibi, dedikodunun dilin evrimindeki en önde gelen sebep olduğu sonucuna varabilir miyiz? Her ne kadar, bu çalışma dedikodu hipotezine ek bir kanıt sayılabilirse de, bunu kanıtlamaktan çok uzak olduğumuzu söyleyebiliriz. Başlangıç olarak, katılımcıların çoğunluğu dünyanın tek bir bölgesindendir (çoğunlukla Avrupalı) ve bu sonucu bütün insanlık için kabul etmemizi zorlaştırmaktadır (Redhead ve Dunbar, 2013). Eğer benzer etkileri dünyanın farklı bölgelerinde bir çok farklı kültürde görebilirsek o zaman bir şey elde etmiş sayılabiliriz.

Ayrıca bir gerçekte, tecrübelere dayalı bilgiler tam olarak insanların güncel yaşamının bir parçası değil. Bu yazıyı okuyan herhangi birinin “heh, şimdi biraz bal toplayabilirim.” demiş olabilme ihtimali çok az. Ancak, sosyal ilişkiler onlarla daha ilgili sayılabilir, bu yüzden bu hikayelere biraz daha fazla dikkatlerini vermiş olabilirler. Tecrübelere dayalı bilgilerin daha çok hayatlarının bir parçası olacağı katılımcı grubun sonuçlarını görmek ilgi çekici olabilir. Belki de örnek olarak, otobüs durağındaki insanlara, otobüs kalkış saatlerinin değiştiği söylenebilir.

Bu çalışma dedikodu hipotezine biraz da olsa geçerlilik katmasına rağmen, gene de dilin evriminin ana nedeni olarak gösterilmesi konusundan bayağı bir uzakta sayılırız.