8 yaşında kaybettiğimiz, astrofizik alanında bir öncü olan Vera Rubin, karanlık maddenin varlığını doğrulayarak bilim dünyasında çığır açmış olmasının yanı sıra, erkeklerin hakim olduğu bir alanda, bir kadın olarak mücadele vermiş bir bilim insanıydı. 1948’de Vassar Üniversitesi’nden mezun olduğunda, fakültenin tek kadın öğrencisiydi.
Hızlı konu başlıkları
Tek Kadın Öğrenci
Rubin, genç yaştan beri kararlı biriydi. Oldu olası yıldızlara merak duyuyordu. Babasının yardımıyla kurduğu teleskop, keşif duygusunu daha da tetiklemişti ve yaşamı boyu hiç kaybetmediği keşfetme hazzı, onun zorlu dağları dahi aşmasına yardımcı olacaktı. Lisedeyken, ona ancak bilimden uzak durduğu sürece üniversitede başarılı olabileceğini öğütleyen fizik öğretmeni bile, onu seçimini bilimden yana yapmaktan alıkoyamaz.
Üniversite Seçimi
1950’de, Princeton Üniversitesi astronomi bölümü kadınları kabul etmediği için Cornell Üniversitesi’ne başvurmuş ve yine bu bölümde, tek kadın öğrenci olarak eğitim gören Rubin, yüksek lisans tezini, ilk çocuğunu henüz doğurduğu bir sırada, ünlü fizikçi Richard Feynman’ın da bulunduğu bir komitenin önünde sunmuştu.
Tez konusu olan evrendeki büyük ölçekli nesnelerin hareketi, devrimsel bir düşünceydi, tüm ileri görüşlü fikirler gibi, zamanının ötesinde olan bu kavrama da şüpheyle yaklaşılır ilkin. Rubin’in sonuç makalesi dönemin iki büyük astronomi dergisi tarafından geri çevrilir.
Çalışmasına ilgi gösteren birkaç bilim adamı dahi o zamanın geleneklerine bağlıdır: Daha sonra doktora danışmanı olacak olan teorik fizikçi ve kozmolog George Gamow, galaksi hareketi hakkındaki çalışmasını incelemek için Rubin’le temasa geçmiş ancak Georgetown’un Uygulamalı Fizik Laboratuvarına “kadınlar alınmadığı için” dersine katılmasını reddeder.
Vera Rubin için kadın olmanın beraberinde getirdiği baskılar
1960’a gelindiğinde, Rubin Caltech Üniversitesi’nin efsanevi Palomar Gözlemevi’nde gözlem yapan tek kadın olmayı başarır, ancak burada da, bölümü tekelinde tutan “erkekler kulübü” ona zor anlar yaşatacaktır. Ona bölümde kadınlar tuvaleti bulunmamasının büyük bir problem olduğunu söylemeleri, Rubin için zerre engel teşkil etmez.
Her zamanki kararlılığıyla odasına gidip, eline aldığı küçük bir kağıt parçasını etek şeklinde keserek bunu tuvaletin kapısındaki erkek figürünün üzerine yapıştırır ve ardından erkek meslektaşlarına şöyle söyler:
“Bakın, artık kadınlar tuvaletiniz var.”
Vera Rubin ve Karanlık Maddenin Keşfi
Rubin, galaksinin merkezindeki yıldızların nasıl yörüngede döndüğünü anlamak için, 1960 yılında Carniege Enstitüsü’nde, meslektaşı Kent Ford ile birlikte Andromeda Galaksisini, diğer adıyla M31’i incelemeye koyuldu.
İki bilim insanı da galaksinin merkezinden farklı uzaklıklardaki gaz ve yıldızların yörünge hızlarına bakarak, M31’deki kütle dağılımını belirlemek istiyordu.
Newton’ın evrensel kütleçekim yasasına göre, merkeze daha uzak olan bir nesnenin, yakın olana göre daha yavaş yörüngede dönmesini bekliyorlardı. Ancak şaşırtıcı olarak, uzaktaki yıldızların, merkezdekilerle aynı hızda döndüklerini gördüler.
Düzinelerce galaksiyi inceledikten sonra, 1970 yılında Rubin ve meslektaşları, yıldızların hareketinden görünen kütlenin ötesinde bir şeyin sorumlu olduğunu buldular. Her spiral galaksi, karanlık bir “hale”nin içine gömülüydü. Yani ışığı yaymayan ve galakside, gözle görebileceğimiz alanın ötesine ulaşan bir şey vardı. Buna karanlık madde deniyordu. Karanlık maddenin ışık yayan galaksiden 5 ila 10 kata kadar daha fazla kütle içerdiğini buldular.
Rubin’in çığır açan keşfinin bir sonucu olarak, evrenin %90’ının bu görünmez maddeden oluştuğu aşikar hâle geldi. Karanlık maddenin varlığı, ilk kez Caltech’te çalışan İsveçli astrofizikçi Fritz Zwicky tarafından işaret edilmişse de, Rubin’in çalışmasına değin doğrulanmamıştı.
NOBELE LAYIK GÖRÜLMEYEN ÖDÜLLÜ BİLİM KADINI
Rubin, astronomi alanında pek çok ödüle layık görüldü. 1993’te ABD’nin en önemli bilim ödülü sayılan Ulusal Bilim Madalyası’nı kazandı. 1996’da, Kraliyet Astronomi Cemiyeti tarafından 1928’den bu yana Altın Madalya verilen ilk kadın oldu. Tüm bunlara rağmen, devrim yaratan çalışması nedeniyle kendisine Nobel verilmemiş olması, bu ödüllerin paylaşımındaki sorunların da bir göstergesi olarak görülebilir.
Yine de Rubin, bu ödülü alıp almamayı hiç umursadı. O, kendi çalışmasından ve bilime yaptığı katkılardan yeterince mutluydu:
…sayılarım ismimden daha önemli. Eğer astronomlar, yıllar geçse de halen benim verilerimi kullanmaya devam ediyorsa, bu benim için en büyük iltifattır.
Vera Rubin ve Erkeklere Meydan Okuması
Öncülü, ABD’nin ilk kadın astronomu Maria Mitchell’den aldığı ilhamla, erkeklerin egemen olduğu bir alanda, tüm zorluklarına rağmen çocukluk merakının peşinden gitmeyi sürdürdü.
Rubin işini profesyonelce yaparken, meslektaşlarına bu işin üstesinden gelebilecek tek bilim kadını olmadığını devamlı hatırlatıyor ve azınlık oldukları bir alanda kadınlara ilham veriyor, yol göstericilik yapıyordu.
Chicago Üniversitesi’nde astronomi bölümü açan meslektaşı, kendisinden bölümün reklamını yapmasını istediğinde, Rubin ona, eğer vaat veren genç bir öğrenci olsaydı oraya asla başvurmayacağını çünkü fakültesindeki bölümde hiç kadın olmadığını belirten bir mektup gönderir.
Rubin, aynı zamanda Princeton Üniversitesi’nin özel eğlence salonu, Kozmos Kulübüne kadınların alınması için mücadele etmiş ve bunu başarmıştı.
Hayatı boyu karşılaştığı zorluklardan yılmayan Rubin, şu üç çıkarımla yaşamış ve çalışmıştı:
1) Bilimde erkekler tarafından çözülüp de kadınlar tarafından çözülemeyecek hiçbir problem yoktur.
2) Tüm dünyadaki beyinlerin yarısı kadınlara aittir.
3) Bilim yapabilmek için hepimize müsaade edilmesi lazım, ancak tarihe derinden kök salan sebeplerden dolayı, bu müsaade sıklıkla kadınlardan çok, erkeklere verilmektedir.
“BİLİM REKABETÇİ, AGRESİF VE ÇETİNDİR”
Bilim hızla ilerliyor, geçmişte yaptıklarımızın daha iyisini başarıyoruz, ancak bu hızlı ilerleyişe rağmen, bilimin kültürel normları ne yazık ki aynı hızda değişmiyor. Rubin ile kendisi de annesi gibi bir astronom olan kızının kuşağı arasında, kozmik mikrodalga arkaplan ışıması keşfedilmiş, DNA’nın moleküler yapısı çözülmüş, lazerler icat edilmiş olsa da, bilim alanında cinsiyet dağılımları arasında hâlâ bir uçurum var.
17 Mayıs 1997’de Berkeley Üniversitesi’nde, kendi mezuniyetinden tam 48 yıl sonra gerçekleşen mezuniyet töreninde yaptığı cesaret verici konuşma, oradaki öğrencilere olduğu kadar, bu alandaki zorluklara göğüs germek isteyen hemcinslerine ilham verecektir:
Bilimdeki başarılarım meyve verdi çünkü ne yapmak istediğimi biliyordum ve yardımsever, nazik astronomların arasında profesyonel meslektaşlar buldum. Cesaretim, zaman zaman cesaret kırıcı olanlar tarafından asla kırılmadı. Aksine, ana akım astronominin dışında kalan problemler üzerinde çalışmakta ısrar ettim ki böylece kendi bildiğim gibi ilerleyebileyim ve çoğunluğun baskısına maruz kalmayayım. Bunu size misal olsun diye değil, yalnızca bilimde farklı yaklaşımlar olabileceğini göstermek için sunuyorum. Öyle de olmalı. Umuyorum ki bilimin karmaşık sosyolojisi içinde kendi yolunuzu bulabileceksiniz.Bilim rekabetçi, agresif ve çetindir. Aynı zamanda yaratıcı, ilham verici ve heyecan vericidir.Siz de bunu başarabilirsiniz.
Kaynaklar:
- https://www.brainpickings.org/2016/04/18/vera-rubin-interview-women-in-science/
- https://www.brainpickings.org/2013/07/23/vera-rubin-berkeley-commencement-address/
- https://carnegiescience.edu/node/2124
- http://edition.cnn.com/2016/12/27/us/vera-rubin-dark-matter-astronomy-obit-trnd/index.html