Bilim adamları fazlaca suya sahip olduğu için dünyamızı bir mavi bilye olarak tanımlıyor. Güneş sistemindeki diğer gezegenlerde su ya hiç yok yada buz kalıbıyla kaplı haldedir. Güneş sisteminin ötesinde ki gezegenler dünyamız bildiğimiz gezegenler hepsi birer küre şeklindedir. Gezegenin ilk aşamalarını incelemeden bu yuvarlaklığın sebebini anlayamayız. Gezegenler oluşumu sırasında önce yıldızların etrafında toz bulutu olur sonra birbiri ile çarpışan bu bulutlar birleşerek büyük öbekler olur.
Yeryüzündeki her cisim büyüdükçe kütle çekim etkisi artar ve ancak dünya veya ay gibi büyük hale gelirse bu çekim etkisi hissedilebilir hale gelir. Oluşan gezegenin büyüklüğü arttıkça yüzeyinin çökmesine neden olacak bir kütle çekim gücü oluşur. Ve bu çökme tüm yüzeylerden aynı anda olur ve gezegenin bilinen yuvarlak şekli almasına neden olur.
Yuvarlaklığın olması için cisimlerin 965 km’den daha büyük çapa sahip olmalı aksi takdirde gök taşları kuyruklu yıldızlar gibi küçük ve zayıf olanların şekilleri gariptir.
Düşündüğümüzün aksine gezegenimiz tam olarak bir küre değildir. Dünyamız kendi etrafında döndükçe oluşan merkezkaç kuvvet ile kara ve su kütleleri uzaya doğru yönelirken kütle çekim kuvveti de her şeyin yerinde kalmasını sağlar.
Aslına bakılırsa Ay’da kıymetli mavi bilye Dünya’mızın şeklini bozan bir etmendir. Ay’ın dünya üzerindeki gel-git etkisi okyanus ve karaların orta bölgede azda olsa yükselmesine neden olur.
Yapılan araştırmalarda görülüyor ki her gezegen farklı etkileniyor ve şekilleri de farklılık gösteriyor. Mars Dünyadan daha hızlı döndüğü için yüzeyindeki çıkıntılar fazladır, cüce gezegen olarak bilinen Haumea oldukça hızlı döndüğü için bir Amerikan topu gibidir.
Ancak uzaydan bakıldığında gezegenlerimiz tam bir yuvarlak gibi görünür.
kaynak: NASA | Universe Today
[…] Gezegenlerin şekilsel yapısı neden hep benzerdir? […]