Jump to content

Dinsel bağnazlık ile bilim neden bağdaşmaz?


Biyolokum
 Share

Önerilen İletiler

  • Bilim Üyesi

Din ile bilim her dönemde açıktan ya da üstü örtülü çatışma içinde olan iki kültürel etkinliktir. Çatışmanın kökeninde bağnazlığın özgür araştırmaya olanak tanımak istememesini  bulmaktayız. Bilim doğada olup bitenleri betimlemeye, açıklamaya yönelik bir çalışmadır; amacı evreni anlamak, yöntemi nesnel gözleme dayalı ussal çıkarımdır. Dine gelince, burada daha karmaşık, çok yönlü bir olayla karşı karşıyayız.

Basit bir çözümleme, özellikle göksel dinlerin üç ana öğeyi içerdiğini göstermektedir:

(1) Yalnızlık ve yetersizlik duygusu içinde olan kişiye ruhsal erinç ve doyum olanağı sağlayan bir tapınma biçimi;

(2) Belli ahlâk kurallarına dayalı toplumsal bir düzen;

(3) Evreni ve evren içindeki insan yaşamını anlamlı kılan hazır, anlaşılır bir açıklama. 

Bu üç öğenin hem anlam, hem geçerlik temeli “Tanrı” denen yetkin, yaratan, bağışlayan, koruyan, ama gerektiğinde cezalandıran yüce varlık kavramında yatmaktadır. Başka bir deyişle, dinin tüm boyutlarında açıktan ya da örtülü Tanrı düşüncesi vardır. Tanrı, tapınma etkinliğinin yönelik olduğu varlık, ahlâk kurallarının gerekçesi ve yaptırım gücü, bilgimizin yanılmaz kaynağıdır.

Screenshot_2.jpg

Bilimin dinle bağdaşmazlığı yalnızca “teoloji” diye bilinen üçüncü öğe bakımındandır; tapınma gereksinimi ve ahlaki düzen bilimin inceleme alanı dışında kalan konulardır. Din evreni açıklama işlevinde bağnaz ve tekdüzedir; özellikle her şeyi açıkladığı savında olan teoloji yeni arayış ve buluşlara kapalıdır. Teolojinin bilimle kavgası düşüncede tekelci egemenliğini yitirme korkusudur. Geçmişte teologları bir tür “ölüm-kalım” savaşına iten iki büyük olay bu kavganın unutulmaz örnekleridir. Bunlardan biri “Kopernik Devrimi” diye bilinen gelişme, diğeri “Darwin Kuramı” denen evrim düşüncesidir.

Birincisi, üzerinde yaşadığımız gezegeni evrenin merkezi olmaktan çıkardığı; ikincisi, insanı tüm diğer canlılar gibi doğanın bir parçası, evrim sürecinin bir ürünü saydığı için teolojiye tersdüşmüştür. Ortaçağ karanlığında kalıplaşan teolojik öğretinin zihinler üzerindeki egemenliğini bilimle paylaşması beklenemezdi, kuşkusuz. Dünyanın nasıl oluştuğu, canlıların nasıl ortaya çıktığı kutsal kitaplarda yazılıydı.

Kilisenin tepkisinden korkan Kopernik kitabının yayımlanmasını yaşamının son yılına kadar geciktirme zorunda kalmıştır. Darwin de kuramını açıklama konusunda uzun süre çekingen davranır; Wallace’ın çalışmasıyla karşılaşmasaydı, belki de, Türlerin Kökeni’ni yazma yoluna bile gitmeyecekti.*

Yorum bağlantısı
Sitelerde Paylaş

  • Bilim Üyesi
Biyolokum, 12 dak. önce yazdı:

Basit bir çözümleme, özellikle göksel dinlerin üç ana öğeyi içerdiğini göstermektedir:

(1) Yalnızlık ve yetersizlik duygusu içinde olan kişiye ruhsal erinç ve doyum olanağı sağlayan bir tapınma biçimi;

(2) Belli ahlâk kurallarına dayalı toplumsal bir düzen;

(3) Evreni ve evren içindeki insan yaşamını anlamlı kılan hazır, anlaşılır bir açıklama. 

Çok daha fazla ortak noktası olduğunu düşünüyorum, güzel yazı ancak geliştirilebilir.

Yorum bağlantısı
Sitelerde Paylaş

Sohbete sen de katıl

Dilersen hemen kayıt olabilir ya da hemen bilgilerini girip yorum yapabilirsin Eğer bir hesabın varsa giriş yaparak üyeliğinle yorumlayabilirsin

Misafir
Bu konuyu yanıtla

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Biçimlendirmeyi Temizle

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

 Share

Hakkımızda

Sitemiz bir "Günlük" olarak derleme yayın, yorum, diyalog ve yazılara vermektedir. Güncel bilim haberleri ve gelişmelere ek olarak özellikle sosyal medyada gözden kaçan, değerli gördüğümüz tüm içeriğe kaynak ve atıflar dahilinde sitemizde yer vermekteyiz. Bu sitede verilen bilgilerin kullanım sorumluluğu tümüyle kullanıcıya aittir. Sayfalarımızda yer alan her türlü bilgi, görsel ve doküman sadece bilgilendirmek amacıyla verilmiştir.

Bilim Günlüğü internet sitesi 5651 Sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermektedir. İçerikler, ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Yer Sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir.

Yer Sağladığı içeriğin 5651 Sayılı Kanun’un 8 ila 9. maddelerine aykırı şekilde; kişilik haklarınızı ihlal ettiğini ya da hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsanız buradan iletişime geçerek bildirebilirsiniz. 

Bildirimleriniz dikkatle ve özenle incelenmekte olup kişilik haklarınızın ihlali ya da hukuka aykırılığın tespiti halinde mevzuat kapsamında en kısa sürede işlem yaparak bilgi vereceğiz.

×
×
  • Yeni Oluştur...