Geçmişten günümüze süregelen cinsiyet eşitsizliğine rağmen tarih boyunca kadınlar bilim alanında çok sayıda başarıya imza atmıştır. Ataerkilliğin tüm şiddetiyle hissedildiği alanlarda ve zor şartlar altında ilkleri başararak hem yaşadıkları dönemi hem de sonraki nesilleri etkilemişlerdir. İşte sizler için derlediğimiz birkaç örnek isim, birçoğunu saygıyla ve özlemle anıyoruz.
Hızlı konu başlıkları
Vera Rubin (1928-2016)
Vera Rubin galaksilerde çok farklı bir şey gördü: Dıştaki yıldızlar da içtekiler kadar hızlı yörüngeye oturuyorlardı. Böylece anladı ki aslında her galaksi göründüğünden daha fazla kütleye sahipti. Bu bugün fizikteki en büyük uğraş alanlarından biri olan karanlık maddenin ilk gözlemsel kanıtıydı.
Jocelyn Bell Burnell (1943- )
Doktora öğrencisi Jocelyn Bell Burnell radyo teleskop verilerini incelerken uzaydaki bir noktadan gelen radyo sinyalini fark etti. Burnell uzayın kozmik deniz fenerleri olan pulsarları keşfetmişti. Bu keşfi Burnell’ın danışmanına Nobel Fizik Ödülü kazandırırken ödülün Burnell’le paylaşılmaması büyük tepki çekti.
Marie Skłodowska Curie (1867-1934)
Bilimin dev isimlerinden biri olan Curie kendi oluşturduğu radyoaktivite kavramı üzerine öncü çalışmalar yaptı. İki element keşfetti, iki tıp araştırma merkezi kurdu, iki Nobel kazandı, mobil x-ışını ünitelerini keşfetti ve I. Dünya Savaşı’nda sayısız hayat kurtardı.
Sandra Faber (1944- )
Daha bir çocukken Sandra Faber sayısız geceyi arka bahçesinde yıldızları izleyerek geçirdi. Yıllar sonra Hubble Telekobu’ndan ilk bulanık resimler geldiğinde sorunu çözerek teleskobun eşsiz fotoğraflar çekmesini sağlayan ekibin başındaydı.
Rosalind Franklin (1920-1958)
İngiliz kimyager Rosalind Franklin x-ışını kırılmalarını inceleyerek kompleks minerallerin ve DNA gibi canlı dokuların iç yapılarının ortaya çıkmasını sağladı.
Lene Hau (1959- )
1999’da Lene Hau ışığı bir bisikletin hızına denk olabilecek kadar yavaşlattı. 2001’de ise Danimarkalı fizikçi ışığı tamamen durdurdu. Bu çalışmaları kuantum bilgisayarcılık ve kuantum şifreleme için önemli çıkarımlar sağlıyordu.
Hypatia (351-415)
Hypatia matematik ve gökbilim üzerine çalışan ilk kadınlardan biriydi. İskenderiye’de Platoncu bir okulun başına geçmesi için yetiştirildi; fakat hayatı bir trajediyle son buldu: Din savaşında bağnazlar tarafından öldürüldü. Bazıları Hypatia’nın ölümünü klasik bilimin sonu olarak değerlendirir.
Ursula Franklin (1921-2016)
Berlin’de deneysel fizikte doktorasını tamamladıktan sonra Ursula Franklin Kanada’ya taşındı ve Toronto Üniversitesi mühendislik bölümünün ilk kadın profesörü oldu. Pasifist, feminist ve insan hakları savunucusuydu. Nükleer patlama atıkları üzerine yaptığı çalışması atmosferik silah testlerinin durmasını sağladı.
Maria Goeppert-Mayer (1906-1972)
Kariyerinin çoğunluğunu bedava çalıştığı işlere harcasa da Maria Goeppert-Mayer hem kuramsal hem de kimyasal fiziğe büyük katkılar sağladı. En büyük başarısı nükleer tabakaların yapısının matematiksel bir modelini yaratmaktı ki aynı zamanda bu Mayer’a Nobel Ödülü’nü de kazandırdı.
Cecilia Payne-Gaposchkin (1900-1979)
Cecilia Payne-Gaposchkin, Cambridge’de okudu ama diploma alamadı. 1948 yılına kadar kadınlara diploma verilmiyordu. Amerika Birleşik Devletleri’nde doktorasını yaptı ve hazırladığı tezi Güneş’in büyük bir kısmının hidrojen ve helyumdan oluştuğunu gösterdi. Bu çalışması gökbilim alanında yazılan en iyi doktora tezi olarak görülüyor.