Uzayda bulunmanın yüksek radyasyona maruz kalmak, dondurularak kurutulmuş yemekler yemek, ailemiz, arkadaşlarımız ve evimiz dünyadan uzak olmak gibi olumsuz taraflarının yanında Astronot olmak tabirinin, insanları etkileyen bir kötü yanı daha var.
Yer çekimsiz ortam. NASA`nın yaptığı araştırmalara göre farklı yer çekimine ait bir ortama geçiş yapmanın insanın mekansal yönelimi, el-göz kafa-göz koordinasyonu, dengesi ve hareket kabiliyeti üzerinde etkileri var. Ayrıca dünyadaki kadar ağırlık taşımayan kemik ve kaslarımız bir süre sonra erimeye başlıyor.
Yer çekimsiz ortamda bulunan kemiklerimiz bir ayda %1`in üzerinde mineral kaybediyor. Dünyada yaşlı bir insanın kemiklerindeki mineral kaybının yılda %1 ile %1.5 arasında olduğunu düşünürsek bu büyük bir problem. Astronotlar bu sorunla başa çıkmak ve dünyaya döndüklerinde hayatlarına kemik kırıklıkları olmadan devam etmek için uzayda bile özel aletler ile egzersiz yapmaya devam ederler. Buna rağmen uzay araçları dünyaya iniş yaptığında onlar hemen ayağa kalkıp yürümez, başkaları tarafından taşınır ve vücutlarının dünyaya alışmasını beklerler.
Yer çekimi bir tek kemiklerimiz üzerinde etkili değil. Peki uzaya gittiğimizde vücut sıvılarımıza ne oluyor? Yer çekimsiz ortamda vücut sıvılarımız kafamıza doğru yukarı çıkmaya başlar. Uzaya giden astronotların kafalarının büyümesinin nedeni de budur. Ayrıca bu olay gözlerimiz üzerinde basınca yol açabileceği gibi görme yetimizde problemlere sebep olabilir. Mide bulantısı da vücut sıvılarının hareketinin bir başka yan etkisi. Uzayda geçirdiğiniz süre boyunca kemiklerdeki kalsiyum atılımının artması ve susuzluğa bağlı olarak böbrek taşı oluşturma riski de var.
Peki tüm bunları duyduktan sonra bir uzay yolculuğu kulağınıza eskisi kadar eğlenceli geliyor mu? Veya böylesine büyülü bir ortamda bulunmak bir kaç sorunu görmezden gelmeye yeter mi? Sıra Dışı Bir Kaya belgeselinin ‘Kaçış’ bölümünde bir süre uzayda bulunmuş astronotlar nasıl bir his olduğunu anlatıyor. İşte uzayda 24 gün kalan Mike Massimino`nun sözleri:
Mideniz bulanıyor. Uzaya ilk gittiğimde kendimi berbat hissetmiştim. ‘Bu gerçekten eğlenceli mi?’ diye düşünmüştüm. Kusmak isterken hiç bir şey eğlenceli olmuyor. Uzayda ilk günümde kusmuştum.
Uzayda yürüyen ilk Kanadalı astronot olan Chris Hadfield ise şunları söylüyor:
Yer çekimi olmadığında kaslarımız ve kemiklerimiz erimeye başlar. İttiğimiz, kaldırdığımız makinelerimiz ve bizi koşu bandında tutan lastikler var. Bir bakıma yer çekimi simülasyonları. Ama şimdiye kadar icat ettiğimiz en iyi egzersiz aletleriyle bile kalçalarımda ve üst uyluğumda yaklaşık yüzde sekiz kemik yoğunluğu kaybettim.
Kaynak: https://www.nasa.gov/hrp/bodyinspace